Bagirmadan anlatsa keske. Kafama kafama kultur atilinca anlayan bir insan degilim. Az bir sakin...

:(

Star wars, yuzuklerin efendisi ve matrixe bok attıktan sonra eksileyip kapattım.

president president keneddy v2

Ben ilker Canikligil'i yaptığı bu çalışmalar için çooook taktir ediyorum emeğinize sağlık evde işte yolda sürekli dinliyorum izliyorum.

Her iyi şey (bilgi, kültür, bilinç vs içeren) bir gün kapattırılıyor ya da davalık edilip insanları bunaltıyorlar. Umarım sonunuz köy enstitüleri gibi olmaz. Seviliyorsunuz 🖤

🤩🤩

Niğde Fen Edebiyat 🤭😂😂

dk 17:01 de başlayıp 17:12 de biten "Beş Çayı" sıkıştırmasını anlayamadım. Açıklama yapabilecek var mı? 1943-1944 yılları arasında Bengal'de 4 milyon insanın canına mal olan kontrollü kıtlıklar da "Beş Çayı" sayılır mı? İroni falan yapmaya çalıştıysa yahut başka bir noktaya değindiyse de anlayamadım cidden. Kültürel etkileşim gibi bir şey demeye çalışmış gibi algıladım o kadar. ------------------- Güncelleme ------------------- 2. ve 3. bölümü izleyince kafamda bir şeyler oluştu.

Nevzat hocam birikiminiz ve bunu aktarım biçiminiz eşsiz, iyi ki varsınız. İlker bey bu seriyi hiç bitirmeyin, üzerimize kültür atılıyor ve bu harika 😄

izlemeyerek önemli bir şeyler kaçırdığım hissine kapılıyorum ama beyefendi bağırarak ve kameranın dibinden konuştuğu için izleyemiyorum. abartmıyorum. cidden böyle.

Nevzat Hocam, alkışlıyorum sizi...👏👏👏👏

İlker bey, Nevzat Hoca ve ESG’yi bir araya getirmeyi düşünür müsünüz, bence iyi bir program olur...

twitter.com/Japetos/status/1362654930943823876 hadi şimdi sil...

Wagner ve Lord of the rings ırkçı mı? Be adam norse mitlerinde zenci elf mi olacaktı? Ne bekliyordun ki? Adam mitolojiyi alıp kullanmış, sen şimdi mitlerin beyaz ırkçısı falan mı olduğunu düşünüyorsun? Tolkien'den alıntı yaparsak; "Orc is not an English word. It occurs in one or two places but usually translated goblin. Orc is the hobbits' form of the name given at that time to these creatures..." (bu goblinler işte avrupa mitolojisinde olan kötü yaratıklar). Hobbitin ilk sayfasını açtım ve okudum sadece, adamın bu evrende yazdığı ilk eser, onu bile okumamışsın heralde! Kendi alanları dışında konuşunca bazan o kadar saçmalıyorlar ki...

Sonu harikaydı hahahaha

Hoca fena kimseyi, hiç bir şeyi beğenmiyor lan çok sevdim hfjfjjfj

Hocayı ne zaman dinlesem beyin devrelerim karışır ama bu sefer resmen yandı. Fazla aşmış, başka bir katmanda.

Yine yeni bir çılgın türk 🌸

Pallas Athena'ya selam olsun.

Mitleri sadece eglencelik icerik sanardim...

Olum anlayamıyorum kafayi yicem. Bekleyin mitoloji giriş kitabi okuyup,bitirip geleyim. Bekleyin lan

Cokzeldi :)

İçerik harika ama ses kalitesi çok kötü dayanamadım.

Çok güzel içerikler yine

14:23 "ölen tanrı aslında bir apollon sureti" niçe onu mu kastediyordu gerçekten vaoooooooov ilk başta apollon dionysos noluyor yine filler tepişiyor diyodumda Nevzat hoca çok çok güzel anlatıyor. teşekkürler!

kafam yandı, kendime gelmek için yeşil soğan kemiriyorum...

Ödev istiyoruz

Harika olmuş, teşekkür ederim.

Hoca biraz daha sakin olsa anlattıklarına daha rahat odaklanabilirdim

Bitince 'Amin!' dedim!

Mükemmel

Yüzüklerin efendisini ben de sevmiyordum, yalnız degilmisim ohhh...

Harika bir anlatı... Inanılmaz bir adam, bağlantılama ve tüme varım becerisi takdire şayan fakat hocam ne olur bu bağırma üslubu ile anlatmasaniz, sizi ebediyete kadar dinlerdim o halde :)

Nevzat hoca ile ESG hocanın (comeback yapıp) ikisinin münakaşa yapmasını isterdim. Ilker hocam umarım okursunuz..

Nevzat Hoca J.R.R Tolkien'in Silmarillion'u yazdığı dönemde yayıncısına yolladığı mektubu nasıl değerlendirir.

Çok güzel bir içerik olmuş tebrik ederim. Sadece şunu eklemek isterim, şahmeran filmi evet kötü olabilirdi fakat küçükken izlediğim için şahmeran diye bir mitin varlığını öğretmişti. Kötü olması hiç olmamasından daha iyidir.

30 dakikada dünya kültürünü ve bizim kültürsüzlugumuzu delicesine anlatti hocamız, okuduğu kitaplar sanki içinden taşıyor 😂 Kitap yazmama konusunda çok haklı, ama sizin gibi insanlar varken bir tiktoker un kitap yazması da çok içler acısı

Ouh my gaş

Eyvah LOTR tayfa görmemiştir inşallah bunu?

Lehçe'de (Polonca, Polonyaca) Almanya'ya Niemcy diyorlar. Bu kelime çoğul bir kelime, alman Niemiec, hatırlayabilmek için hep aklıma "Almanlar" diye kodlamaya çalıştım çünkü çekimleri de aynı çoğul kelimeler gibi yapılıyor (Italya ve Çekya da çoğul bir durumdalar, Italya Włochy, Çekya Czechy). Önceden parça parça olmuş olmalarından mütevellit oldukları bilgisinin dile bu şekilde kazınmış olduğu gibi hisle yaşamıma devam ediyorum.

Nevzat Hoca harika biri. Vallahi muazzam bir program olmuş. Devamı muhakkak gelmeli.

İlaç olarak aklıma “dengeli ve dosdoğru yol” (sıratı müstakim) geliyor. Videoda anlatılanlar hep uçlara kavuşmaya çalışan hırslı, inatçı insanı tasvir ediyor.

Muhteşem!!

Üniversitede en büyük şansım Nevzat hocanın öğrencisi olmamdı.

Cengiz Güleçle psikiyatri konuşmalısınız.

bilgi üniversite'sinde sinema okurken, hint sinemasına ilgisi sebebiyle alttan alta yadırganan, iyi ihtimalle de ''bu da işte böyle renkli bir karakter :))'' olarak değerlendirilen bir kimseydim. muhtemelen çoğu kimse hint mistizmine yogaya mogaya ilgim olduğunu varsayıyordu. (halbuki ben arabesk bolivutu çocukluğundan beri tüm arabeskliği ile bağrına basmış, hint mistizmine de zerre ilgi duymayan alalade bir kimseydim.) bir eseri, filmi temsil ettiği sinema-endüstri, tarz, kültür, alt-kültür gibi kontekstleri işin içine katıp ön hüküm vermeden, veya bunun kendi prestijlerine, doğal olarak üyesi oldukları veya kendi seçimleri ile benimsedikleri sosyo-ekonomik-ideolojik kimliklere katacağı değeri-değersizliği hesap etmeden hiçbir şeye bakamayan, inceleyemeyen kimselerden 'ders aldım', 'aydınlandım da duruldum. tuna erdem ve bir kaç ufak ders veren ziyaretçi hocaların dışında, 'liberal eğitim' vaadine yakışacak nitelikte, tam da liberallerin doğasına cuk oturacak iki yüzlülükte bir bölüm idi. sinemayla ilgili bıcır bıcır heyecanlı vakitlerde kandığımız o özgürlükçü, ileri görüşlü, 'bi acayip' eğitim vaadinin arkasında tam da türkiyedeki herhangi bir devlet kurumunun işleyişinin şekil değiştirmiş başka bir versiyonu olduğunu, aynı derecede fakat farklı bir biçim içinde kokuşmuş, başkalarının (hem öğrencilerin, hem de orada gerçekten ders verebilecek yetenekte ve yeterlilikteki başka akademisyenlerin, akademisyen olabilecek yepyeni gençlerin) her konuda istihkakını sömüren; formdan, şekilden, imajdan, içi boş temsiliyetlerden ibaret 'hocalar'la dolu bir bölüm olduğunu tüm olumlamarıma, sabrıma ve peşin hüküm vermeme gayretime rağmen bir süre sonra kavramak durumunda kaldım. teknik anlamda işe yarar bir ders alabilmekten yana bir iki dersten sonra ne yazık ki umudum kalmamıştı. hatta bu verimsiz derslerin kredi yükünden sıyrılmak, başka dersleri seçecek kredi alanı yaratabilmek için yaratıcı sürecinde dahi yer almadığım, abidik gubidik kötü öğrenci ödevlerine kurgu yapıp, setine gidip boom tutup, bir şekilde ucundan yer alıp d ile de olsa geçip bu derslerden, derslerin kredi işgalinden kurtulmaya çalışırdım. tuna erdem'in derslerini keşfedince daha 'teorik' olarak nitelendirilen, fakat hiç de teorik olmayan, ve o yarısı geyik ile geçen boş beleş 'pratik' derslerden çok daha teknik bilgi içeren; film gramer, mitoloji ve genre derslerine yöneldim. kendisinin ve ufak tefek dersler veren ziyaretçi bir kaç öğretmenin dışında da sinemaya dair hiçbir konuda bir rehber aracılığı ile kendimi geliştiremedim. en aç vakitlerimi 'belki bu sefer bir şeyler olur' diye sabırla hibe ettim, fakat en ilgili olduğum senaryo alanında bile, te lisedeyken yeni mezun bir öğrenciden aldığım bir kaç haftalık bir atölye dersinin üzerine katacak nitelikte bir ders almadım ya da yine bu konuda rehberlik edecek frekansta bir akademisyenle de karşılaşamadım. belki de vardı, ama ben bulamadım... belki de ben aptalın tekiydim. sebebi ne olursa olsun çok büyük fedakarlıklarla tercih ettiğim bu eğitimde böyle bir süreçte ilerledim. en sonunda da bu hayalkırıklığı bombardımanından kurtuluşu karşılaştırmalı edebiyat bölümünde buldum. sistemde dersleri doldurabilmek için elektif sinema derslerini göstermelik seçer, bir saat girer sonra da dersten çıkar karşılaştırmalı edebiyat derslerine teker teker ziyaretçi öğrenci olarak girerdim, bazılarını da kredili alırdım. ferda keskin, rana tekcan, bülent somay, besim dellaloğlu (sosyoloji) ile nefes buldum, kendime geldim. nevzat hoca'nın serilerini izleyince aklıma o açlığı karşılaştırmalı edebiyat, felsefe-sosyoloji grubu derslerinde doyuruşumdaki haz geliyor. bu fikir alışverişi beni heyecanlandırıyor. üzerine düşmediğim, düşünmeyi terk ettiğim fikirlere, en başta duyduğum öğrenci açlığı ve heycanına, o ham duyguya geri dönmemi sağlıyor. sinemaya, hikayelerime, fikirlerime duymaya bıraktığım, unuttuğum heyecanı, o toy hissi aradan geçen zamana rağmen yeniden yerine koyuyor. videolarınızı bazen sadece bu hissi hatırlamak için dinliyorum.

Tüylerimi diken diken eden ve göğsümü yumrukladığım bi yayın oldu bu

Takip edemiyorum, cehaletimle bir kere daha yüzleştim.

Nevzat hocanın dersini alıyor olsam sınava girmeyip kalır tekrar dinlerim sürekli fsdgdsg

OMG Hocayi cok sevdim 😃

Hocam sırada “olmaz öyle matematik” mi var? Mesela bir sayının karekökünü almaya neden ihtiyaç ihtiyaç duydular.....

Hoca videonun basinda bahsettigi deliler gibi. inanilmaz sevdim.

Yalan dunyadaki Cagatay karakteri gercekmis 🙄SEVGILIM

Hocam harikasınız 👏👏👏Yıllar sonra aynı sınıfta ders anlatır gibi söylediklerinizi dinlemek tarif edilemez bir duygu benim için 👍😊❤️

Merhaba bu kanalı izlemeyi çok seviyorum ama büyük haksızlık Tolkien için söylenenler.. Ben açıkçası bu konuda gerçekten bilip de mi söylediniz o konuda şüpheliyim.. Çünkü açıkça ırkçı olmadığı kanıtları varken.. Hata olmuş.. Üzüldüm.. Ama yine de izlerim sonuçta kimse benimle aynı görüşü savunmak zorunda değil tabiki.. Tolkien ırkçılık karşıtıdır özellikle nazi karşıtı biridir.. Tarihte bu konuda efsanevi bir cevabı bile olmuştur.. Umarım bir ara araştırıp o konuyu da öğrenirsiniz.. İyi çalışmalar..

Açıklama kısmında hocamızın kanalına da bir link verilseydi şık olurdu.

ya harika bir video olmuş

Ağaçta yaşayan şebekler neyden korkar? Ateşten, yılandan, alıcı kuşlardan. Bu korkular genetiğimize işlemiş. O sebeple *uçan ve ağzından alevler çıkan uzun kuyruklu EJDERHA motifi* her toplumda efsaneler şeklinde yer alır.

anlattığı konuyu yaşıyor adeta. bayıldım.

Hocam huşuu içinde izledim, kendimden geçtim izlerken sizi. Muazzamdı! Hümanizm konusuyla ilgili söyledikleriniz kafamı karıştırdı yalnız. Bu konuya ayrıca değinseniz müthiş olur. Yani hümanizmayla bozulan hiyerarşi, kişilerin tümünün kendini tanrılaştırmasının yolunu açtı ve bu kötü oldu. Fakat alternatifi ne olmalıydı? Çok gerici ve gelişime kapalı olmaz mıydı toplum? Yani hümanizm ve Rönesans için tepkisel bir duruşunuz olması, alternatifinde başka türlü ilerlememiz gerektiği fikrinizin olduğu izlenimi doğuruyor. Bunun ne olduğunu merak ediyorum. Ama harikaydınız, serinin devamını izlemek için sabırsızlıkla bekleyeceğim. 🥰❤️🧡💛

Ben şimdi yüzüklerin efendisini thomas mannın büyülü dağını boşuna mı okudum :)

Çok teşekküring

Haluk Bilginer sandım.

İkinize de saygı :) Nevzat hocam ilk defa karşılaştığım analizleri için , İlker hocam keşif ve ortam sağlayıcılığı yanında net , gerektiği kadar ve potansiyeli boostlayan moderatörlük için. Konuklara yakın entelektüel kapasite ve analiz becerisi bizim için vaha olan başarıyı getiriyor.

Ya muazzam içerik. .devamı gelmeli 😃👍

hahahaha izlerken çok keyif aldım :) Bir ara Nevzat hocanın ekranın sağ altından çıkıp, gelmesinden tırsmadım değil :)

Bir zamanlar asteğmenlik için göz muayenesine girdim. Doktor, elindeki kitaptan renk ve benekle dolu bir sayfa açtı, "bu kaç ?" diye herkese sırayla sordu. Benden önceki 9 kişi "5" dedi. Kendi kendime; "yahu memlekette ne çok kör varmış" diye düşünürken sıra bana geldi, aynı rakamı göstererek "Bu kaç ?" dedi, gururla göğsümü şişirdim "2" diye haykırdım. Doktor sekreterine döndü "Yaz!" dedi, "Renk körü!"... Şimdi yine aynı arzuyla haykırıyorum; "yahu memlekette ne çok "tık beğen"ci varmış!..."

Tartışmasız ilk 3 te yer alır flu tv videolarının içinde (Yalın Alpay ın Dostoyevski programı ve Ömer Aygün ün mağara videoları ile beraber)...Edebiyat Hocama derin hürmetler ve Canikligil 'in müstesna dehası bir buluş ve buluşturma

Sevmedim

hoca anlatırken yaşıyor

Hocam neden bağırıyorsunuz

İlginç bir kişilik...

uzun zamandir bu kadar iyi bir program izlememistim bravooo🤘🤘🤘

Prof olmuş bir adamın üstüne basa basa 'Büzüklerin efendisi' ucuzluğunda laflar etmesi,kendine gelen eleştirilere ergen gibi cevaplar vermesi,komik

Devasa, öncü olmuş ve içerisinde koca bir evren barındıran edebi bir eseri "ırkçı" diye nitelendiren beyinsiz ordusu. Mental sansürlerinize s.kayım sizin. Tolkien uzaylı değil sayın beyinsiz ordusu. Adam şu an yaşadığımız bu s.kindirik dünyadan beslenip yaratıyor bu evreni. Sanki adam uzaydan gelip böyle bir şey yazıyor da ırkçılık problem oluyor. Nuri Bilge Ceylan ırkçılık yapınca "ya adam ne kadar gerçekçi çekiyor" diyip meme uçları sertleşen amelemsi entel Tolkien yapınca ırkçı'yı yapıştırıyor. Yok bu beyinsizler hiç Kur'an okuyor mu acaba? Kesin bunlar kendilerine müslüman diyorlardır. Acaba Kur'an okuduklarında da bu kadar agresif olabilecekler mi böyle kameralar karşısında. Sevmiyorsan sevmiyorum de sus bir fikir sahibi olmak zorunda değilsin. Çocuk gibi "IIYYYYY IYYYY" Arka tarafımın profu.

Hoş geldin Haluk Bilginer!

Nevzat Hoca'yı burada görünce resmen gözlerim doldu. Çok yaşa Flu Tv. Var ol Nevzat Hocam. İlk kez izleyenlere naçizane bir tavsiye; hocanın kendi kanalındaki videoları en baştan güzel güzel izlerseniz, insanlık mevzumuzu anlamaya daha da yaklaşabilirsiniz. (bilhassa bir dakikalık dipnotlar oynatma listesini)

bayıldım keşke bitmese birkaç güne tekrar izlemeliyim hemen

Kültür kelimesini görüp açtım bi baktım Nevzat hocaaa, ogü karşılaştırmalı edebiyat mezunları adına selamlıyorum sizi hocam enerjiniz daim olsun 😄🤗🙏

kanala gelen herkesin aynı potada eritilmis hali Yalın Alpay gibi hissediyorum. Yine mukemmel bir programdı. Cok teşekkürler Ilker Panikligil.

nevzat kayayı görmek çok iyi!

Arkadaşlar davar gibi görünmek istemem ama 19 dakikadır dinliyorum hiçbir şey anlamadım ne diyor bu huysuz virjin

hocanın söyledikleri, argümanları enteresan, insan kulak vermek istiyor ama yüksek perdeden konuşması dinlenmesini zorlaştırıyor.

Diger sayfayada attiigim yaziyi paylastim altta.Sanirim Nevzat Hocam Almanca bildigini icin beni daha iyi anlayacaktir.Yaniliyorsam düzeltecektir. Fakat kessinlikle anlamin degistigini düsünüyorum.Hele tersine tercümede dahada net ortaya cikiyor. Yani Turkceden "Böyle buyurdu Zerdüst" ü Almancaya cevirdigimizde. "So befahl Zarahustra " cikmiyor mu hocam ?Degil mi? So befahl Zarahustra nire, Also sprach Zarahustra nire?

"Yazar burada ne demek istemis" ten ziyade ,"tercüman Sitki neresinden anlamis" olmali bence bazi bölümlerin basligi.Durumun vehametini yazinin sonuna kadar dayanmayi basarirsaniz daha iyi anlayacaksiniz. Zweig tan ,Brecht ten ,Kafka dan bahsederken eyvallah .Ama isin icine Nietzsche ,Schoppenhauer,Goethe gibi agdali Almanca kullanan yazarlar girince ortalik biraz bulaniklasiyor.Bakin daha kitabi acmiyorum bile. Yanlizca kitabin adinin tercümesinden bahsedecegim. Orjinal adi ile "Also sprach Zarahustra" ve Turkce ye cevrilisi "Böyle buyurdu Zerdüst".Madem ki böyle buyurdu ,aman kimse ellemesin hesabi ile ,hakikatende kimse dokunmamis. Evet ,kitabimiz üc kelimeden olusuyor,yabanci. Birini ,yani Zerdüstü özel isim kabul edelim ve ona bi itirazimiz olmasin. Geriye kaliyor iki kelime. "Also ve sprach" Also duruma göre 3 farkli anlam tasiyabiliyor. 1.yani 2.su halde (o halde) 3.Nihayet! Siz tercuman Sitki siniz ve ilk etapta bunlardan birini secmelisiniz ,baktiniz olmadi daha serbest bi tercüme de yapabilirsiniz. Ilk olarak ,Nihayet i saf disi birakiyoruz ,cunku "also" sözcügü nihayet anlamina geldigi durumlarda genelllikle bizdeki gibi tek basina olur,ayrica "Also sprach Zarahustra" basliginda bu amacla kullanilmadigi biraz Almanca bilen biri icin bile tartismaya degmeyecek kadar asikardir. Örnegin:" Cekirge sicradi ,sicradi ucuncude yakalandi." Bu durumun üstüne "Also!" diyebilirsiniz . "Yani" seklinde bi ceviriyede pek sicak bakmamanizda, anlayisla karsilanacaktir. Cunku burada bahsi gecen "yani" bi cikarimdan sora gelen, gecis eki olan "yani" ye tekabil eder. Örnek: "Ayse 1991 dogumlu .Yani su anda 30 yasinda." kulagimiza gayet hos gelirken ,önündeki cümleden bagimsiz bir sekilde,tek basina kullanildiginda ."Yani su an 30 yasinda" biraz kulagi tirmalayabilir. Tercuman Sitki kardesimiz (ki bu arada Sitki temsili, hayali bi karakter) de buraya kadarini hesab etmis olacak ki ,oda ayni sekilde bu iki opsiyonu elemis. Peki neden "Su halde" yada " O halde" seklinde cevirmemis? "Su halde Zerdüst buyurdu" (anlasilir kilabilmek icin "buyurdu" yu simdilik dogru kabul edelim).Muhtemelen bu seklinde kulaga pek hos gelmedigini düsünmüs olabilir. Olsun! Almanca dada "Also sprach..." kulaga pek asina gelmiyor.Nitekim gelsin gelmesin. Nietzsche onu böyle yazmak istemis.Sen kafana göre nasi yazar hakkinda karar verebiliyorsun? Ve cözüm olarak ne yapmis? (Burasi kilit noktalardan biri) Abi Almancada bi kelime daha var ."So" diye. Ve böyle anlamina geliyor .Harflerde benziyor zaten .Sen sittiret "Also" yu biz direkt "So" gibi cevirelim.Böyle demek istemistir o,kesin öyledir. Gelelim son kelimemiz olan "sprach" sözcügüne .Burada artik tercumanimiz Sitki nin tamamen bagimsizligini ilan ettigini görüyoruz .Cunku ne eski ,ne de güncel Almancada "sprach" sözcügü buyurmaya tekabil etmez,birakin tekabil etmeyi herhangi bi ek aliyor (aus,an,vor vs. gibi ) olsa dahi yanindan bile gecmez. sprechen=konusmak, sprach= 3.tekil sahis gecmis zamaninidir konusmanin yani konustu "Also sprach Zarahustra" =" Su halde Zerdüst konustu" nasil oluyorda "Böyle buyurdu Zerdüst " diye cevriliyor? Hadi biri böyle cevirdi .Nasil oluyorda bi kisi cikipta tek söz etmiyor?Düzeltmiyor?Tüm Türkiye yillarca anlamindan koparilmis bi halde okuyor? Bu mantikla "Hasan mektubu acti" yi "Hasan mektebten kacti" diye cevirebiliriz. Simdi nolacak arkadas iki kelimeden diyenler olabilir.Fakat unutmayin ki ,Niezsche den bahsediyoruz .Bu kitabin icinde ,8 satirlik basi sonu belli olmayan ,bi cok Almanin bile icinden cikamadigi cümleler var . Papyonlu tarihci beyin bi programda devrimcilere yaptigi espiri geldi aklima.Yani sen daha level 1 de takilmisin .Kimbilir icerde neler neler oluyordur. Tercümanlik zanatkarliktir .Lakin sanirim bizimkiler cevirmiyor ,yazarlardan esinlenerek yeni eserler yaratiyorlar.Yani tercümanligi sanat boyutuna tasiyorlar.Sora cikiyor deri ceketli ,sakalli bi deluganli , yazar burada ne demek istemis? Olmaz öyle sacma sey... dip not: sadece ilkokul 1-2 Türkiye de okudugum ve nerdeyse 30 yildir Almanya da yasiyor oldugum icin mutlka bi cok imla hatam olmustur.Unutulmamalidir ki ben siradan bi vatandasim.Ve burada bahsettigim husus bambaska bi seydir. + Bu yazi bu bölüm veyahut sadece bir tercüme icin gecerli degildir.

özgün skolastik

Aboow! "Halk üniversitesi" gibi. Nevzat hocayla 100 programdan az yapan cahil olsun

Pocooooo (and) Itiniyyyyy!!??

Nevzat Kaya'nın bir faşist olduğunu size söylemişler miydi? Videosuna yaptığım gayet saygılı ve mantıklı bir yorumu kendisi sildi. Başka hesaplardan neden sildiniz? dediğimde yorumlarım tekrar silindi. Aynı şeyi kendi fikirlerinin örtüşmediği diğer insanlara da uygulamaktadır. Nevzat Kaya faşist ve dar görüşlü bir insandır. İsterseniz kendiniz deneyin. Onun videosuna yazdığım yorumu burayada atıyorum ki okunsun.

Nevzat bey videolarınızın büyük bir kısmını severek takip etsem de bir konuda bir eleştiri getirmek istiyorum, zira vereceğiniz cevabı ve bu konudaki görüşlerinizi merak ediyorum. Bu yorumu sırf bu videonun kapsadığı konular için değil, tüm videolarınızın sahip olduğu genel ideolojiye karşın yazıyorum. Aklımdaki kilit fikirleri elimden geldiğince ilintili tutmaya çalışıyorum. Günümüzün entelektüelizminde liberal düşünceye, temelsiz ve farkındasız aşırı bir yatkınlık söz konusu. Bu kapsamda Amerika'nın akademik dünyasını ve sosyal durumunu düşünebilirsiniz. Onların liberal ve post- modern ''ilerlemeci'' teorilerini ülkemizdeki her üniversite kötü bir şekilde taklit etmeye çalışıyor. Her türden post- modern teori, özellikle günümüzün modası ''feminizm'' her sosyal bilim dalında, hocalar tarafından genç öğrencilere empoze ediliyor. Eşitlik her zaman olmalıdır ve ben anti- feminist bir insan kesinlikle değilim, fakat bu eşitliği erkek düşmanlığına çeviren ve kadınların kendi doğasına (promiscuity) ters davranmasına sebep olan üçüncü dalga feminizm Amerika'da büyük bir hüsranla sonuçlanmıştır. Evlilik oranlarının tüm batı ülkelerinde ne kadar hızla düştüğünü istediğiniz her kaynaktan bulup çıkartabilirsiniz. En büyük intihar oranlarının transgender community'den çıkması, (kesinlikle toplumsal baskıdan değil.) içme sularının beyin kimyası ve hormonları bozan Atrazine (gay frogs çalışmaları) denilen madde ile karıştırılması, feminist kadınların, ileriki yaşlarında evli ve çocuk sahibi kadınlara göre nasıl mutsuz bir yaşam sürdükleri ortadadır. Bunlar objektif birer gerçektir. Sorumluluk sahibi ve kadınları koruyan erkeklerin desteklenmediği bir toplumda kadın düşmanlığı kaçınılmaz bir örüntüye dönüşür. Amerika'nın solcu Social Justice Warrior mentalitesini taklit eden genç türk Z kuşağı zihinlerinin nasıl da zehirlendiğinin ve ahlaksızlaştırıldıklarının farkında değiller. Üniversiteler ilerici ve güncel teorileri iyi bir şey olarak görerek bu gençlere aslında gerçeklilten uzak, globalist yeni dünya düzenini empoze ediyorlar. Ve benim gördüğüm şudur ki, asıl faşistler işte tam da bu solcu kesim. Trump'ın (destekçisi olduğumdan değil.) Twitter hesabının kalıcı olarak kapatılması bunun çok güzel bir örneğidir. Bunu acaba kendi başkanlarına yapsalar ülkeyi nasıl da baştan aşağı bir daha yakarlardı... Değil mi? Bu kendini görememek, körlük olsa gerek. Tam anlamıyla gerçekten kopuk bir körleşme durumu. Biden'ın takımına seçtiği tüm başkanlar (İçlerinde bir transgender da bulunmaktadır. Bu bir şaka mı?) neden Yahudidir hocam? Neden tüm feministler Yahudi kökenliydi? (Bir örüntüyü göstermeye çalışıyorum, ırkçı anlamda yahudilere bir garezim yok.) Globalistlerin (%90'ı Yahudi) toplumu işte bu şekilde çökerterek insanları daha rahat kontrol etmeye çalıştıkları bilinen bir gerçek. 9\11'i kendi halkına yapan bir topluluktan bahsediyoruz. Havalara yükselttiğimiz Feminizm, eninde sonunda aile yapısını, ahlakı, karşılıklı ilişkileri ve toplumu yok etmiştir. Tam tersine kadınla erkeğin arasını daha da çok açmıştır. Günümüzde, ne gerçek sevgiye önem veren ne de belli bir takım ahlaki idealleri olan insan kaldı doğru düzgün. Feminizm kadınları erkekler gibi davranmaya itmiş, sevgiye verilen önemi ve kutsal partner seçimini azaltmış, cinselliği bedensel bir fonksiyona indirgemiştir. Fakat ne var ki tüm bu bedensel indirgeme, en ufak bir taciz vakasında kendiyle çelişiyor. Sosyal medyada çıplak fotoğraflarını paylaşan kadınlar feminizmin en büyük düşmanlarıdır aslında. Bu bir mental hastalıktır. Buradaki çelişkiyi göremeyen insan daha da hastadır. Kadınları göklere çıkartarak erkeklerin sözde baskısını dengelemeye çalışacağımıza, kadınların nasıl büyük bir propagandaya kurban gittiklerini ve içinden çıkılamayacak bir döngüde aslında nasıl erkekleri daha da kötüleştirdikleri gözler önüne serilmelidir. Saygı duyulmak isteyen kadınlar ''slutwalk'' yaparak asla saygı kazanamayacaktır. Tam tersine, tüm bu durum erkeklerin kadınları birer obje olarak görmelerine daha da itmektedir. Gerçeklerin insanların incinmemesi için değiştirildiği bir dünyada yaşıyoruz ve cinsiyet rolleri, feminizm (üçüncü dalga) de bu durumla çok ilintili. Tüm karşılıklı ilişkiler, güven ve evlilik kurumu işte bu tarz feminist teorilerle çökertildi. Bu saf kötülüktür. Kötü ve şeytani olan tam da budur. Kadın düşmanı erkekler ve feministler topluma çok büyük zarar vermektedir. Günümüzde hiçbir genç üniversite öğrencisi ne doğru düzgün araştırma yapıyor ne de kitap okuyarak benimsiyor bu teorileri. Erkekler, afedersiniz, kız düşürmek için ''feminist'' ve liberal. Kadınların ise feminizmden anladığı ''kaltaklık'' yapmak, erkeklerin biyoloji kaynaklı yüksek libidolarını taklit etmeye çalışmak, babalarına, analarına karşı gelmek, bedenlerini sosyal medyada paylaşmak, egoizm, narsizm, hedonizm, aldatmak, ahlaki ve ailevi değerlere karşı çıkmak, özetle ''iyi kalpli ve erdemli'' bir insan olmanın, sorumluluğun ve verilen sözleri tutmanın KARŞITINDA ne varsa bunu benimsemektir! Bu nesli sadece sınıf sıralarındaki tatlı görüntülerinden ve enetelktüel etkileşimlerden tanıyorsunuz belki de doğal olarak, onların hepsi içinde birer şeytan taşıyor aslında Nevzat bey. Ve işte, üniversitelerimizde de fularlı hocalar bunun ''eğitimini'' veriyor, derslerde evlilik kurumuna saldırılıyor! Dünyanın öbür ucunda altın tahtlarında oturan birtakım insanlar da zevkle gülüyor bu halimize. Bu durumun ne kadar gerçek ve üzücü olduğunu göremiyor insanlar. Mağara adamı beyni (dikotomik düşünce. Ya 1, ya 0) zihniyetiyle en ufak gelenekselci düşünce duyunca hitler konuşuyor sanıyorlar. (Kendileri zaten öyleler.) Beyinlerini yıkamak için özellikle hazırlanmış teorilerin ilerici ve doğru olduğuna inanıyorlar, Batı'ya olan özentimizin büyük bir payı var bu noktada. İnsanları gerçekten mutsuz yapan geleneksel toplumun baskısı değil, tam tersine içinde yaşadığımız bu post- modern ''özgürlük'' durumudur. En büyük intihar oranlarının bu çağda olması tesadüf değil. Çok yakın zamanda şahsen yakın bir arkadaşımı kaybettim. Ve bu konularla da oldukça ilintiliydi, bu hepimizin mutsuzluğu. Bir entelektüel olarak, bu konulara diğerlerine nazaran yer vermemeniz beni çok rahatsız ediyor. Aşırı bir feminizm taraftarcılığı ve post- modernist teoriye yönelim görüyorum. Şimdi iş işten çoktan geçti, benim dediklerim ve savunduğum idealler çoktan geçmişte kaldı diyeceksiniz. Ama bu mentalitenin tam da kendisinin hatalı olduğunu düşünüyorum. Amerika'da hala güçlü sağcı bir kesim var. Özellikle akademideki, okumuş, bilinçli sağcıların toplumsal ve insani sağlık için olabilecek en güzel örnekleri yansıttığını düşünüyorum. Yeni hiçbir şey söylemiyorum, bu konular özellikle Amerika'da son on seneden beri zaten konuşuluyor. Sanatında da, sinemasında da bunun yansımalarını görüyoruz. Hiyerarşileri ortadan kaldırıp her türden sesi kabul eden bir toplum yapısı eninde sonunda çökecektir. (Çoktan çökmediyse) Bence insanları biraz da bu konularda bilinçlendirmeniz bunca zamandır verdiğiniz emeğin bir gerekliliğidir çünkü yer yer sizin de post- modernizme giydirdiğinizi izledim, bence çoğu düşünür, akılsız (''libtard'' terimini duymuşsunuzdur.) ve olgunlaşmamış hedonist liberaller tarafından linç yememek için (asıl faşist onlardır demiştim) susuyorlar ve konuşmaya cesaret edemiyorlar. Özgür düşünceyi ve konuşmanın hakkını hiçbir zaman yasaklayamayacaklar.

Hocamız yalnızca edebiyatla sınırlı kalmadan, disiplinler arası bir taarruzla batı kültürü üzerine yürüyor :)

İçerik çok güzel olmuş, bence güzel bir seri olacak fakat Nevzat Hocanın anlatım tarzı bana çok irite geldi. Hocaya saygısızlık etmek için demedim kesinlikle, sadece bana uymadı.

O kadar tutkulu anlatıyorki oturup bütün kitapları okuyasın geliyor

o kadar çok bilgi çıkmaya çalışıyor ki hocanın zihninden, resmen bedenini zorluyor :D

Yotube'da harcayanız en iyi 31:53 saniye. Müthişti gerçekten.. Avrupa merkezci dünya tarihini harika bir dil ve üslupla eleştirmesine hayran oldum.

Nefisti. Doyamadım.

Muhteşem bir seri daha teşekkürler İlker hocam

Dünyadaki baskın kültürün Hint kültürü olduğunu düşünün ya da İslam ya da Uzak Doğu... Düşünemiyorsunuz değil mi? Çünkü olması gereken oluyor. Eksik saymaya başlarsak Doğu kültürlerinde sayacaklarımızın daha fazla olacağı ortada... Zaten eksikleri daha fazla olduğu için baskın değiller. Yunan mitolojisi Hollywood sinemasına uygun olduğu için değil Yunan düşüncesi daha güçlü olduğu için mitolojisi de güçlü ve günümüz insanı Bolywood'u değil Hollywood'u önceliyor. Hem benzemek isteyip hem yenilgisinin sebepleri ile barışamayan Doğu kendini aşamaz. Kendisiyle ilişkisi dereceli olarak daha iyi olan Batı baskın olmaya devam edecektir. Kısacası, Batı daha iyi olduğu için değil Doğu daha eksik olduğu için Batı baskın...

Arkadaşlar ve Batı'nın köhne fikirleriyle militarist, ilkel bir Doğuculuk yapan Alev Alatlı, Batı'nın eksiklerini söylemek sizi aklamaz veya ideal olan yapmaz...